Poyraz Nasıl Bir Rüzgardır?
Poyraz, İzmir’de yaşamış, Akdeniz’de bir şekilde büyümüş biri olarak hep gözümün önünde olan, bazen canımı sıkan, bazen de serinleten bir rüzgâr. Bence Poyraz, şehirdeki en tartışmalı doğa olaylarından biri. Yani, her İzmirli’nin “Poyraz’ı seviyorum” ya da “Poyraz’dan nefret ediyorum” diye ikiye ayrıldığı bir konu. Ama durun, fazla önyargılı olmayın, çünkü işin aslı sandığınız kadar basit değil.
Poyraz’ın Güçlü Yönleri
1. Havası Her Şeye Değer
İzmir’in sıcağında, sıcak bir yaz akşamı sahile çıkıp Poyraz’la tanışmak… Evet, bu gerçekten keyifli. Havanın bunaltıcı sıcaklığıyla birleşince Poyraz’ın serinliği sanki hayat kurtarıyor. Zaten İzmir’de, Poyraz’ın serinliğiyle bir araya gelen yaz akşamları, “Yarının sıcaklık rekoru kıracağına” dair hiçbir endişeniz olmadan dışarıda olma hissi yaratıyor. İşin içinde de bir rahatlama var. Doğanın size sunduğu, “Al, bir nefes al, biraz serinle” diyen minik bir hediye. Poyraz bazen, hiç beklemediğiniz bir anda, vücudunuzu bir anlık dondurur ve o an her şeyin daha iyi olduğunu düşünürsünüz.
2. Tertemiz Hava
Poyraz’ın en sevdiğim özelliklerinden biri de bu. Bütün o deniz kokusunu, yeşilin derinliklerinden gelen taze havayı getirdiği zaman gerçekten bir başka oluyorsunuz. Özellikle akşam saatlerinde, denizin üstünde gezinen güneşin altın rengi yansımalarıyla birleşen temiz hava, insanın ruhunu okşuyor. Şehirdeyken bile doğayla bir bağ kurmuş gibi hissediyorsunuz. Bence bu, bir İzmirli olarak en büyük şansım.
3. Doğanın Dengesi
Poyraz’ı severken bir başka yönü de doğal dengeyi yaratması. Akdeniz’in doğası, çoğu zaman insanların yanlış müdahalesiyle bozulabiliyor. Ama Poyraz, sanki o denizle, dağla, toprakla kurulmuş olan hassas dengeyi koruyor. Hava, yerinde, zamanında. Poyraz, doğanın düzelttiği bir hata gibi. Nefes alırken daha dikkatli oluyorsunuz, doğanın işleyişine ve hassasiyetine saygı duyuyorsunuz. Bu anlamda, aslında ne kadar huzur verici bir şey olduğunu fark ediyorsunuz.
Poyraz’ın Zayıf Yönleri
1. Sertliği ve İnatçılığı
İşte burada devreye, sevmediğim bir yönü giriyor. Bazen Poyraz’ın sertliği insanı sinirlendiriyor. Hani var ya, kafayı toplamak için dışarı çıkmak istersiniz, ama Poyraz da ne yapsın, birdenbire esmeye başlar ve bütün moralinizi bozar. Vücudunuzu sarsar, saçınızı, kıyafetinizi darmadağın eder. Özellikle bisikletle ya da yürüyüş yaparken, sanki size bir mesaj verir gibi birden hızlıca esmeye başlar. Bazen öyle bir hızlı esiyor ki, nereye gittiğinizin farkına bile varamazsınız. Bence bu sertlik, doğa olayları arasında biraz da “Ben buradayım, canım ne isterse onu yaparım” havası yaratıyor. Hadi bakalım, kimseyi dinlemem, diyor.
2. Hep Aynı Şey mi?
Bir de bu var. Poyraz’ı ne zaman beklesek, o aynı sertlikte, aynı hızda gelir. Yani, hiçbir gün biri diğerinden farklı değildir. Hadi, bir gün sakin olmayı denesin de bakalım! Hep aynı “Poyraz rüzgârı” hikâyesi. Sürekli tekrarlanan bir doğa olayı gibi… Bazen bu bana, yaşamın monotone yanlarını hatırlatıyor. Poyraz da, bazen aynı şekilde, her gün her saat aynı duyguları yaşatıyor. Günü başka bir rüzgâr gibi esmesini isterdim, biraz farklı, biraz “büyük değişim” havası olan bir şey.
3. Ağır Koku
Bunu belki herkes fark etmiyor ama, Poyraz’a bağlı olarak bazı zamanlarda ağır bir tuzlu koku da hissedebiliyorsunuz. Hani denizin tuzlu kokusu… Evet, güzel olabilir, fakat her zaman değil. Hele o sabahları, ilk başta bu tuzlu rüzgâr sizi biraz zorluyor. Eğer burun tıkanıklığı ya da alerjiniz varsa, Poyraz’ı sevmek gerçekten zor olabilir. Bir dakika önce serinlediniz, bir dakika sonra burnunuz tıkandı. Ne zaman “Ah, bu sabah güzel bir gün” demek isteseniz, Poyraz biraz moralinizi bozuyor.
Poyraz’la Yaşamanın Zorlukları ve Avantajları
Poyraz’ın getirileri olduğu kadar götürüsü de var. Peki ya gerçekten, sadece serinliği ve temiz havasıyla hayatımızda olmalı mı? Yoksa bazen “Daha fazla müdahale etmeseydin, çok daha iyi olurdu” diye düşündüğümüz oluyor mu?
Daha fazla sabır, esneklik ve doğayla uyum sağlama konusunda öğrenmemiz gereken şeyler var. Poyraz’ın bize sundukları, aslında o kadar net bir şekilde doğayla iletişim kurmamız gerektiğini söylüyor ki. Hava bir gün sert esiyor, bir gün çok sakin oluyor. Bu aslında bizim de hayatta karşılaştığımız belirsizliklere, zorluklara hazırlıklı olmamızı sağlıyor. Ama bir yanda da, Poyraz’ın sürekli değişmeyen, inatçı hali, ruhsal anlamda biraz fazla sabır gerektirebiliyor.
Sonuç Olarak…
Poyraz, İzmir’i ve Ege Bölgesi’ni sevdiren, bazen sıkıldığımız ama yine de özlediğimiz bir rüzgar. Onun sertliğine, inatçılığına, her zaman aynı şekilde esmesine rağmen yine de bir şekilde hayatımıza dahil. Peki, gerçekten sadece sevilen yanlarına mı odaklanmalıyız, yoksa zayıf yönlerini de göz önünde bulundurup, ona karşı daha sabırlı bir yaklaşım mı benimsemeliyiz? Poyraz’la yaşamak, gerçekten de doğanın sert, ama bir o kadar da öğretici yönlerini kabul etmek demek.