İçeriğe geç

Her şeyim mi her şeyim mi ?

Her Şeyim Mi Her Şeyim Mi? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir Bakış

İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşarken, her an gözlerim sokakta gördüğüm insanlardan, onlarla karşılaştığım küçük anlardan ilham alıyor. Her gün yürüdüğüm caddelerde, toplu taşıma araçlarında, işyerinde insanları gözlemlerken bazen “Her şeyim mi, her şeyim mi?” diye sorarak duraksıyorum. Bu sorunun altını çizmek, basit bir kişisel sorgulama değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle ilgili çok daha derin bir meseleye parmak basmak anlamına geliyor. Kimi insanlar bu soruyu bir tür içsel güç gösterisi olarak yaşarken, kimi içinse bu, baskılarla şekillenen bir zorunluluk haline gelebiliyor. Peki, bu soru, farklı gruplar açısından ne ifade ediyor?

Toplumsal Cinsiyetin Etkisi: “Her Şeyim” Olmak

İstanbul’da bir sabah işe giderken metrobüste yanımda oturan bir kadın, gergin bir şekilde telefonuna bakıyordu. Arada bir sesini duydum: “Her şeyim mi, her şeyim mi?” Telefonun ucundaki kişi bir aile büyüğüydü ve o kadar güçlü bir baskı vardı ki, kadının gözlerinden bu sorunun ne kadar anlam yüklü olduğunu hemen fark ettim. Toplumumuzda kadınların daha çok “her şeyim” olması beklenir. Hem aileyi hem de iş hayatını bir arada yönetmek zorundalar; duygusal emekleri ve fiziksel çabaları büyük ölçüde göz ardı edilir. Kadınların bu şekilde “her şeyim” olma zorunluluğu, aslında toplumsal cinsiyet rollerinin baskılarından başka bir şey değildir. Toplum, kadınlardan sürekli bir dengeyi korumalarını ve her alanda “en iyisi” olmalarını beklerken, aslında onlara asla yeterince alan tanımaz.

Mesela, bir arkadaşımın işyerinde yaşadığı durumu hatırlıyorum. Yüksek pozisyonda bir kadındı, ama tüm yönetim sorumluluğu onun omuzlarındaydı. O kadar çok sorumluluk yüklenmişti ki, her gün “Her şeyim mi?” sorusuyla uyanıyor, geceyi de “Her şeyim mi?” sorusuyla bitiriyordu. Oysa o, zaman zaman sadece bir insan olmak, bazen başarısız olabilmek, zaman zaman da kendine odaklanmak isteyebilirdi. Ancak, bu taleplerin ve baskıların altında kalmıştı.

Erkekler ve “Her Şeyim Mi” Sorusu: Farklı Bir Baskı

Erkeklerin karşılaştığı baskı ise biraz farklı olsa da, hala var. Erkeklerin toplumsal olarak güçlü, duygusuz ve her şeyi kontrol edebilen bireyler olmaları bekleniyor. Erkeklere “Her şeyim mi, her şeyim mi?” diye sorulsa, cevap daha çok “her şeyim” olma yönünde olacaktır. Çünkü “erkek” olmanın gerektirdiği toplumda belirlenmiş roller, güç, başarı ve liderlik gibi unsurları içerir. Gözlemlerim arasında, arkadaşlarımın iş hayatındaki duygusal yorgunluklarını paylaşıyor olmaları dikkatimi çekti. Birçok erkek, meslek hayatlarında başarılarını en yükseğe taşımak isterken, kendi duygusal ihtiyaçlarını görmezden geliyorlar. Bu durum, “her şeyim” olma baskısı altında ezildiklerini gösteriyor. Toplum, bir erkeğin işyerinde başarılı olmasını, güçlü bir aile babası olmasını ve her şeyin kontrolünü elinde tutmasını beklerken, aslında ona da bir alan bırakmıyor.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: “Her Şeyim Mi” Olma Hakkı

Toplumsal cinsiyet ve erkeklik kadınlar için olduğu kadar, LGBT+ bireyleri için de büyük bir soru işareti. Onlar için “Her şeyim mi, her şeyim mi?” sorusu daha fazla anlam taşıyor çünkü toplumda dışlanma ve ötekileştirilme korkusu var. Geçtiğimiz günlerde bir LGBT+ hakları etkinliğinde bir konuşmacı, “Birçok insan, ‘her şeyim’ olmak zorunda hissettiğini söyler. Ama bu, kendilerine biçilen rolün ötesinde bir şey değil. Kimse gerçekten ‘her şeyim’ olmak zorunda değil,” demişti. Bu söz, bana çok şey anlatmıştı. LGBT+ bireyler, genellikle toplum tarafından dışlanmış, kimlikleri sorgulanmış ve kendi gerçekliklerinden uzaklaştırılmışlardır. “Her şeyim” olmak, onlara genellikle bir savunma aracı, belki de sosyal kabul için bir araçtır.

Özellikle iş dünyasında, LGBT+ bireylerinin çalışma koşulları çoğu zaman zorlayıcı olabiliyor. İşyerindeki homofobi veya ayrımcılık, bu bireylerin kendilerini sürekli olarak “her şeyim” olmaya zorluyor. Herkes gibi sıradan bir iş yaşamı sürmek yerine, sürekli kendilerini kanıtlama, gösterme ihtiyacı hissediyorlar. Oysa ki, her insanın eşit hakları ve fırsatları olması gerekir, ancak çoğu zaman bunu başarmak çok daha zor hale geliyor.

Çocuklukta Başlayan Bir Soru: Toplumun Beklentileri ve Kişisel Tercihler

Her şeyim mi, her şeyim mi? Bu sorunun kaynağı aslında çocukluk yıllarına kadar uzanıyor. Hatırlıyorum da, ilkokulda bazen arkadaşlarımın aileleri çocuklarından başarı beklerken, aynı zamanda onlara en iyi arkadaş, en iyi kardeş ve en iyi öğrencinin olmasını da istiyordu. Oysa biz, bazen sadece oyun oynamak, bazen de “sadece” çocuk olmak istiyorduk. Bu baskılar, çocuk yaşlarda başlar ve gençlik yıllarında daha da belirginleşir. Çocuklar bile bu “her şeyim mi” baskısını hissetmeye başlar.

Sonuç: “Her Şeyim Mi” Olma Zorunluluğuna Karşı Bir Durum

Sonuç olarak, “Her şeyim mi, her şeyim mi?” sorusu, her bireyin toplumsal yapılar, cinsiyet rolleri ve sosyal beklentilerle şekillenen farklı bir deneyimdir. Kadınlar, erkekler, LGBT+ bireyler, toplumdan gelen baskılarla “her şeyim” olmaya zorlanabilirken, aynı zamanda bu baskılar hem bireysel hem de toplumsal açıdan daha fazla özgürlük talep edilmesini de gerektiriyor. Bu sorunun etrafında dönen tartışmalar, aslında daha büyük bir sorunun parçasıdır: Toplumun, her bireye kendi kimliğini rahatça keşfetme, ifade etme ve kendini “her şeyim” olarak hissetmeden yaşama hakkını tanıyıp tanımadığı. O zaman, belki de bu soruyu, kendimize daha rahat sorabileceğimiz bir noktaya getirebiliriz: “Her şeyim mi, yoksa her şeyim olmama özgürlüğüm mü?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
betexper girişbetexpergir.netcasibom